Tuesday, January 7, 2014

Günün çorbasıymış! Peh!


Allah seni inandırsın blogun adını “günün çorbası” koyarken kimsenin kafasında “iyi çorba yapar” izlenimi oluşturmaya çalışmamıştım. Maksat “her güne bir yazı” (b.kunu çıkarıp çok kereler üç posta yazdığım da oldu) mottosuna gönderme yapmaktı. Yoksa “haftanın menüsü” koyardık adını değil mi ya puhahah:P (bu espriyi de bir daha yaparsam eşekler kovalasın beni, kendimden iğrendim yeminle)

Uzun lafın kısası benim çorbacılığım aşçılığımdan değil, çorbayı çok sevmemden geliyor. Sabah akşam koy önüme çorbayı “niye içiyorum” demem! Yanına salata ekmek tamam, gıdam budur abicim!



Amma velakin yapamıyorum. Anamın mis kokulu tarhanasından gayrı doğru düzgün kaynatabildiğim bir çorbam yok!

Halbuki anne dediğin çorbasından, kurabiyesinden, ne bileyim kekinden belli olur. Bizim evde böyle gördük biz. Anamız mis gibi kek, kurabiye yapardı. (sütsüz mozaik pastamı hatırlatmak isterim) Çorba yaptı mı tadından yenmezdi.

“Anasına bak kızını al” tezini doğru sanan İlker fena halde kazık yemiş oldu, kıyamam. Eh gençtik tabii, henüz gözümüz açılmamıştı. İstanbul’dan analarımızın dibine taşınmamızın altında yatan psikolojide benim çorbadaki başarısızlığımın etkisi var, kanımca.

Kanımca, doğmamış evladı ana yemeğinden mahrum kalmasın istemiş olacak muhterem kocam.

Anaların var, NA var, ne halt etmeye bıkbıklıyorsun diyen, nankör olduğumu düşünen, “tadını çıkar lanet kadın biz bir tas çorbayı kendimiz kaynatıyoruz, yardımcımız mı var” diye aklından geçiren varsa, sıraya dizer öyle tepelerim, acımam!

Senin çocuğun “annem yoğurt çorbası istiyorum, yapar mısın annem?” desin, dudağını büksün, yalvaran gözlerle baksın, sen uydur kuydur yap, “çok açım çok açım” diye sofraya otursun beben, heyecanla iki kaşık alsın, bir titreyip “ıyyyy çok kötü olmuş bu!” diyerek sofradan kaçarcasına uzaklaşsın, sonra sen gel, bir daha konuşalım tamam mı?

Hayır korkma sor, ne halt etmeye tarifi almadın anandan NA’dan diye sor, tepelemeyeceğim. Ancak cevap da veremeyeceğim. İsviçreli bilim insanları bile bir annenin “bana çorba yapar mısın annem” diyerek şişirilen egosuna cevap bulamamışken ben nasıl cevap vereyim? “kendi başıma yaptım çorbayı, bebem de pek beğendi” diyerekten zaferimin tadını tek başıma çıkarmak istedim herhalde? Bilemiyorum.

Bildiğim tek şey, benim çorba yapacağıma inanarak alttan alta egomu şişiren bebemin sofradan kaçarak ayağının altına alıp eze eze çiğnemesiydi. Tepetaklak oldum yav, var mı ötesi!

Benim hezimet tabii ki çöpü boyladı. Arca da tesirim altında kalsın, içsin diye iki kaseyi mideye indirdim ama inkarın faydası yok, kötüydü ve bunu anlamak için yemek eleştirmeni olmana gerek yoktu.

Günün çorbasıymış peh! Ben anca içerim günün çorbasını, hüplete hüplete içerim!

… der en kötü analık anınızın mutfaktaki beceriksizliğiniz olmasını temenni ederim!

Açıklama : Görseldeki NA’nın “önceki günden kalanı pilavı leziz yayla çorbasına çevirmesi” konulu çalışmadır.


gunun corbasiymis peh 1


No comments:

Post a Comment