Monday, October 21, 2013

Ela Hanım Pazarda, Annesinin Çorbası Tasında, Bebekle Otobüs Yolculuğu Nasıl Yapılır?


Ela Hanım Cuma günü bir rekora daha imza atarak pazara toplam 3 seferde dört farklı kişiyle gitti. Önce bakıcı ablasıyla gidip bazı meyve sebzeler aldı, öğlen babaanne ve dedeyle gidip meyve sebze ve kıyafet aldı, akşam babaanne ve anneyle  gidip ıvır zıvır aldı. Gelene geçene el salladı, gülücük attı.

Anne hasta. Yani ben. Fena öksürüyorum, nefes zor alıyorum. Küçük burun, alerjik bünye ve sinüzit üçlüsü sağolsuın sık sık burnum tıkanır, ağzımdan nefes alırım, boğazım kızarır. İki gün sıvı alır, burnu açarım geçer... di. Bu defa geçmedi, paşa paşa doktora gidildi. Antibiyotik alındı. En son ne zaman içmiştim hatırlamıyorum, çok uzun zaman olmuş. Bedenime kırıldım biraz. Ayıp değil mi hastalanmak. Rezalet. Utandım da.

Bir süredir oturaktan tuvalet adaptörüne geçtik. Oturağa oturtmaya kalkarsam parmağıyla adaptörü işaret ediyor.

Babaanne burdaydı, değişik yemekler yedik. Güllurik (fellah köftesi), içli köfte, değişik bir kısır, evde açılmış yufkadan börek. Oklava aldık pazardan o derece. Daha neler neler. Ela pek sevindi.

Pazarda enginar ucuzlamış, bi sürü alıp attım buzluğa. Bezelyeler ayıklandı, haşlandı, torbalara koyulmayı bekler. Hiç halim yok beklese de olmaz. Hımm.

Haftaya memlekete gidiyoruz. İlk kez otobüsle gideceğiz. Önerisi olan var mı? Gündüz yolculuğu yapacağız. Görece tenha bir saatte. Ne almalı yanıma. Otokoltuğunu bağlar gibiyim koltuğa olur mu? Kitap mı almalı, uyur mu? Endişeliyim biraz.

Sonrasında tecrübelerimi yazarım.

Bu arada günebakan kendi iki çocuklu macerasını yazmış, buuyurun okuyun derim. Neden İkinci Çocuk?

No comments:

Post a Comment