Yağmur bulutlarının tüm gökyüzünü kaplamış olması ,ılıman havaya rağmen ufaktan ufaktan düşen damlaların gittikçe hızlanmaya meyilli halleri,sabah sabah çorba yapma isteği uyandırdı içimde..
Böylesine lezzetli bir istek gelir de geri çevrilir mi hiç? :) Ben de çevirmeyip,büyük bir coşkuyla koştum mutfağa.:)
Şöyle bol domatesli bir tarhana yapmak vardıysa da niyetimde, sabahki gribal enfeksiyona hazır ve nazır halimden sebep,beni ve ev ahalisini daha güçlü kılacağını düşündüğüm, çorbalık ayırdığım kemikli etler geldi aklıma..
Ardından da,en son kurban bayramında yediğim kelle paça çorbası..:) Grip belirtileri ciddi ciddi bünyesini sarmalamış birisi için ağır bir çorba gibi gözükse de,bu gözükmeyi görmezden gelip,hemen çıkarttım etleri dondurucudan..
1 saat sonrasında da missler gibi çakma paça çorbası..Terbiyeli,nohutlu,sarımsaklı ve pek lezzetli..:)
Bir kase içince bile psikolojik olarak kendimi kış boyu tüm hastalıklara karşı dirençli durabilecek kadar güçlü hissettim..:) (Psikolojimi seveyim.Seviyorum da (: )
Annemlerin yaptığının ucuna bucağına yaklaşmayacak kadar basit,fakat o kadar zahmetle hazırlanan çorbayı aratmayacak düzeyde nefis..
Klasik kelle-paça çorbasının hazırlanma aşamasını bilirsiniz,ocakta tütsülenir,yakılır ,edilir,binbir zahmetle derisinden ayrılır,uğraşılır da uğraşılır..
Çakma paça çorbası ise öyle kolaydır ki,bu kadar pratik oluşu şaşırtır.:)
ÇAKMA PAÇA ÇORBASI :
malzemeler:
- 1 kg. çorbalık,kemikli et
- 1 su bardağı haşlanmış nohut
- 1 adet yumurta sarısı
- 1 adet limon
- 2 diş sarımsak
- tuz,karabiber
hazırlanması:
- Kemikleri güzelce yıkayıp,düdüklü tencereye alıyoruz..Üzerini geçecek kadar su ekleyip 45 dk veya 1 saat pişiriyoruz..(Etlerin tazeliğine göre pişme süresi azalıp,uzayabiliyor.)
- Etler pişince,kemik suyunu çorba tenceresine alıp,etlerini ayıklayarak tencereye dahil ediyoruz.
- Çorba tenceresini tekrar ateşe koyup,haşlanmış nohutları ilave edip,yumurta sarısını iyice çırpıp,1 limon suyunu ekleyerek terbiyesini hazırlıyor ve kaynayan çorba suyundan 3-4 kaşık üzerine ilave edip karıştırarak yavaş yavaş çorbaya ekliyoruz.
- 2 siş sarımsağı minik minik doğrayıp,çorbaya ilave edip,bir taşım kaynatıp ocaktan alıyoruz.
En pratik yoldan,böyle nefis bir çorba hazırlamış olmanın hazzıyla öğleni bekleyemeyip içiyor,içiyoruz..:)
SAFRANLI TAVUK ÇORBASI
Madem kış dedim,soğukta çorba iyi gider dedim,o zaman epey zaman önce yaptığım safranlı çorbamı da paylaşıvereyim..
Safran bana çok gerekli bir baharat gibi gelmemişti denemezden evvel..
Sırf safranı değerlendirmek amaçlı yaptığım safranlı pilav'ın ardından,çok beğenilmesi üzerine,''safranı başka nerede kullanabilirim?'' sorumun cevabı ,çorba olarak yankılandı beynimde.:)
Google'da aradım,taradım, ''budur'' diyebileceğim bir çorbaya da rastlayamadım..Hal böyle olunca,damak tadımıza çok da uzak olmayacak şekilde,kendimce bir çorba uyarlayıp,sundum ev halkının beğenisine..
Burada paylaşıyor olmamdan da anlaşılacağı üzere (Beğenilmeyenleri paylaşmıyorum.:) ) çok beğenildi,tek öğünde bitirildi.:) Ki normalde,özellikle oğluma bir kase çorba içirtebilmek bile deveye hendek atlatmaktan zordur.:)
Kış günlerinin geldiği,hastalıkların kol gezdiği bu günlerde,içerisinde soğan olan çorbaların vücut direncini arttırdığına dair sarsılmaz bir inancım var. Bu inançtan yola çıkarak ,bu çorbamı da en sağlıklı çorbalar kategorisine ekleyip,denemenizi tavsiye ederek tarife geçiyorum..
SAFRANLI TAVUK ÇORBASI
malzemeler:
- Yarım tavuk göğsü
- 1 adet soğan,1 adet sivri biber
- Yarım fincan şehriye
- 4 çorba kaşığı un
- 2 çorba kaşığı tereyağ
- 2 çay kaşığı safran
- taze çekilmiş karabiber,tuz
- 6 su bardağı sıcak su
hazırlanması:
- Tavuk göğsünü kuşbaşıdan daha minik doğrayıp,çorba tenceresine alıyoruz.Tereyağ ekleyip,kısık ateşte tavukların rengi dönene kadar soteliyoruz.
- İncecik doğranmış soğanı,sivri biberi ve şehriyeyi de ekleyerek soğanlar iyice eriyene kadar çeviriyoruz.
- Soğanlar eridikten sonra,sıcak suyu ve safranı ilave ederek kaynatıyoruz.
- Unumuzu azar azar soğuk su ile inceltip,kaynayan çorbaya ekliyoruz.
- Tuzunu ve taze çekilmiş karabiberi ekleyip,sıcak servis yapıyoruz..
Sabah kalktığım zaman beni çorba hazırlamam konusunda kışkırtan hava,an itibarı ile nanik yaptım dercesine açıldı saçıldı.:)
Güneş şuan mutfak penceresinden olanca sıcaklığıyla bana göz kırparken,Antalya'nın kışına,bulutuna,hatta yağmuruna itibar etmemek gerektiği gerçeğiyle bir kez daha yüz yüze gelmiş bulunmaktayım..:)
Sizlere sıcacık Antalya'dan,bol bol güneş göndermek isterdim ancak ,içinizi ısıtacak çorba tarifleriyle sizleri başbaşa bırakıp,herkese yüreklerindeki güneşin hiç batmamasını dilemekten ötesi gelmiyor elimden..
Hem bizim içimiz sıcacık olduktan sonra,hangi yağmur ıslatabilir,hangi bulut griye döndürebilir ki hayatımızı,hislerimizi?
Gönüllerdeki güneşin her daim parlaması ümidiyle..
No comments:
Post a Comment